22 Mayıs 2014 Perşembe

Yüksek Lisans öğrencisi doktora öğrencisi olur

Merhabalar,

Hocalar toplantılara geç gelemezse bloga bakamıyorum. nedense aklıma hep toplantı önceleri geliyor bu bloguma yazmak. eminim erasmus öğrencisi 101 konulu yazılarım çok işinize yaramıştır.

Size bu son zamanlarda neler oldu onlardan bahsedeyim:


  • Paris'ten sonra tekrardan master tezim için araştırma yapmaya ve tezimi yazmaya Porto'ya geri döndüm. Belki bundan 4 ay öncesine kadar doğru bir karar olarak gözükse de bu dönem Porto beni çok zorladı. Oturma izninde önce yanlışlık yaptılar, sonra bir takım olaylar benim bu ülkeye olan sevgimi azaltmasa da biraz sinirimi bozdu. Hızla artan ekonomik kriz yüzünden öğrencileri para kaynağı görmeleri biraz canımı sıksa da şu güzelliğe bakıp susuyorum :)
  • Yüksek lisansın bitmesine iki aydan az bir süre kaldı. Ben doktora başvuruları yaptım ve tam anlamıyla kader denilebilecek bir şekilde Hollanda'dan kabul aldım. Bir sorun çıkmazsa eylül ortasından itibaren Hollanda'dayım
Şimdilik benden bu kadar
xoxo

26 Şubat 2014 Çarşamba

Leyla'dan sonra

Leyla'dan sonra bir site... Beni universite yıllarıma götüren bir site. Universite yıllarında lösemili çocuklar için bir proje hazırlamıştık. Haftasonları onlara destek olmak amacıyla. Ben ama hiç hastaneye gitme cesaretini kendimde bulamadım. ama şimdi size bambaşka bir projeyi tanıtacağım. bizim cesaret bulamadığımız şeyi üç tıbbiyeli arkadaş canlandırıyor, hayata geçiriyor

Kendi açıklamalarına göre :

Biz kimiz? Şimdilik 3 kişiden oluşan tıbbiyeli bir ekibiz. Okulumuzun onkoloji servisini ziyaretlerimiz sırasında lösemili çocukların en büyük isteklerinin bile bizimkilere kıyasla ne denli küçük olduğunu gördük ve ’1 çocuk 1 istek’ temalı bir proje başlatmak istedik. Yani Latince deyimiyle mottomuz da olan ‘Unus puer Unum desiderum’ Amacımız asla bağış toplamak değil. Yalnızca bir çocuğa sorulduğunda ağzından ilk çıkan, son zamanlarda en çok düşlediği şeyin gerçekleşebilmesi için aracı olmak. Biz onları ziyaret ettikçe yenileniyoruz, öğreniyoruz, vermekten çok alıyoruz esasen. İstedik ki borcumuzu ödeyelim küçük arkadaşlarımıza. Bir fotoğrafla birlikte ufak da bir tıbbi hikaye ve o miniğin tek dileğini paylaşacağız sizinle. Mutluluğunu bizzat görmek isterseniz İstanbul Üniversitesi İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi’nde kendisini bulabileceğiniz yeri tarif edeceğiz size, böyle bir imkan yoksa da bize kargolamak isterseniz biz ulaştıracağız.

site burda: http://leyladansonra.com/

Eğer sizde onlara yardımcı olmak isterseniz siteye tıklayıp bu projeye sizde katılabilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürler...


9 Ocak 2014 Perşembe

She is a master student facebook sayfası

Blog okumak zor geliyor bazen. Takipte kalmak zor oluyor.

Blog yazılarımı paylaşmak için facebook sayfası açtım:

Destek olursanız sevinirim :)

https://www.facebook.com/pages/She-is-a-Master-Student/663863423666274?fref=ts

yeni başlayanlar için Fransa 101

Fransa...

Nasıl başlasam bilemiyorum. Parise yaklaşık 25 km uzakllıkta Bures-Sur-Yvette adlı minik bir kasabada oturuyordum.
Bakalım Fransa hakkında izlenimlerim :)

1. Kesinlikle ve kesinlikle Fransızca birazda olsa bilin. Direk Hello diye söze başladığınızdaki yüz ifadeleri ile Bonjour diyerek başladığınızdaki ifadeleri çok farklı. Tamam milliyetçiler. En azından bir iki kelime bilelim.

2. Ben Paris'te yaşadım. Daha öncede kuzeybatıda 1 ay yaşamıştım. Sanırım küçük kasabalar daha iyi. Metropolde her tip insana rastlayabiliyorsunuz. Ve Paris'in metrosunda mümkün oldukça az elinizi değin ve mümkün oldukça sağlığınıza dikkat edin. Çünkü her taraf sidik kokuyor! Metropol oldukça insan sayısı arttıkça evsizler, dışarıda ummumi tuvalet olmasına rağmen metroya işeyenlerin sayısı artıyor. Bu ne bizim ne de sizin suçunuz. Bu devletin uğraşması gereken bir konu. Ama yapmak gereken mümkün oldukça metronun desavantajı olan bakterilerden uzak durmak! Bu açıdan pürel en iyisi...

3. Pariste ulaşım çok kolay. Aşağıda metro ve RER denen banliyö treni haritası. Bunun Paris Pocket adında olanlarını tüm metrodaki gişelerden ücretsiz alabilirsiniz. Bi tane yanınızda olsun aman kaybolmayın!



kaynak: ratpf.

4. Bilet ücreti tek biniş metroya 1.3 euro. 10lu biletle bu fiyata geliyor. Adı carnet diye geçiyor. Eğer banliyöde bir yere gidecekseniz her zone'un fiyatı farklı. Ama isterseniz aylık kartta çıkarabilirsiniz.

Bu durumda yapmanız gereken:
1. Navigo: kartı ücretsiz temin edebilir aylık yükleme yapabilirsiniz.
2. imagineR: bu kart öğrenciler için. iki çeşidi var. ilkokul ve liseliler için olanı ve üniversiteliler için. bunun için form dolduruyosunuz. formu adrese gönderiyorsunuz. ve 1 ay bekliyorsunuz. ücretsiz. ama sorun şu: eğer 1 yıldan az kalcaksanız bu kartı iptal ettirmeniz çok zor. çünkü size abonelik yapıyorlar.

detaylı bilgi: http://www.navigo.fr/

5. bence fransa'daki en zor iş birşeyleri iptal etmek. en basiti carrefour için kart çıkarıyorsunuz. sonra diyelim puan birikiyor. harcamak istiyorsunuz bir sürü engel. 2 ay kart aktive süresi 2 ay puan aktive süresi... kartı iptal ettirmek istiyorsunuz bi dolu problem. o yüzden birşeylere üye olurken, kart çıkarırken dikkat edin!

6.KESİNLİKLE VE KESİNLİKLE EĞER PARİS'TEYSENİZ SAKIN METROYA TRENE OTOBÜSE BİLETSİZ BİNMEYİN. BİLETİNİZİ YOLCULUĞUNUZ SIRASINDA SAKLAYIN! Cezası 100 euro diye duydum...Bir kere metro çıkışı biletimi okutmamıştım makinaya hemen önümü kestiler. onunda cezaı 35 euro imişte zor kurtardım.

7. Haftasonları ve tatil günleri jeune kart diye bir uygulama var. makinalardan 7 küsür euroya bilet alıp tüm zonelarda bedava dolaşabiliyorsunuz. havalimanları hariç!

8. iki adet havalimanı bulunmakta. biri charles de gaulle kuzeyde bulunuyor. diğeri orly güneyde bulunuyor. ryanair gibi ucuz uçak şirketlerinin uçtupu beauvais otobüsle şehre 1 saat 15 dkka sürüyor. bilginize :)

sanırım iki yazı yapmam gerekecek :D

şimmdilik hoşçakalın :D




23 Haziran 2013 Pazar

Yeni başlayanlar için Portekiz 101





Yeni başlayanlar için serimizin ikinci yazısındayız :)

İtalya'yı okumak için burayı tıkalyalım

Portekiz... Sanırım Avrupada hiç etkileşimimizin olmayan tek ülke. Buna rağmen birçok ortak yanımız var :)
Bakalım nelere dikkat etmek gerekiyor Portekiz'de:

Ben Portekiz'de Porto'da okudum ama nerdeyse tüm Portekiz'i gezdim. Ve bunlar da benim nacizane gözlemlerim:

- Portekiz'e benim gibi İzmir'de yaşayanların gelmesi baya bir çetrefilli. Önce İzmir-İstanbul uçuşu sonra İstanbul-Lizbon sonrada Lizbon-Porto. İlla Lizbon Porto arası uçmanıza gerek yok. Trenle ya da otobüsle de gidebilirsiniz. Arası üç buçuk saat. Küçük bir tavsiye eğer İzmir'de yaşıyorsanız Lufthansa'nın Münih aktarmalı uçuşları var: İzmir-Münih-Lizbon şeklinde bazen daha ucuz olabiliyor aklınızda bulunsun.

-Portekizde ulaşım gerçekten kolay. Trenleri konforlu. Trenler ne yazık ki her yere gitmiyor. Tren comboio demek portekizcede. Sitesi cp yani comboio portugues : http://www.cp.pt
Trenin ulaşamadığı yerde otobüsler var. Ama bizim Türkiye'deki otobüslerden biraz farklı. En büyük şirket Rede Expressos :     http://www.rede-expressos.pt/                           
Eğer ispanya'ya falan gitmek isterseniz alsa, eva, internorte gibi firmalarda var. Otobüslerin farkı benim gözlemlerimce otobüsler pek öyle bir mola vermiyor bizim tr'deki gibi. Yiyecek içecek servisi yok. Bir de herkes kendi yerine oturmuyor :)

- Metro sistemi gayet güzel ve kolay anlaşılır. Metrolara biletsiz binmeyin cezası büyük! Özellikle Porto'da yaşıyacak arkadaşlar. Biletsiz bindiniz diyelim. Binmek gayet kolay çünkü turnike yok. ama bir anda görevli gelip kartınızı kontrol etmek isteyebiliyor. Bazen görevlinin size ulaşması saatler sürerken bazen birden iki kişi gelebiliyorlar. Bir arkadaşım biletini okutmayı unutmuş ceza yedi o yüzden dikkat!

-Portekiz deniz ürünleri ile meşhur. Ve genelde balıkları tuzlayarak satıyorlar. Bu tuzlanmış balıkların en ünlüsü bacalheu denilen ve genelde ingilizcesi codfish olana morina ya da sazan balışından yapılan vir yemek. Bu yemeğin zilyon tane çeşidi var. Ben en çok bacalheu com natas yani kremalı olanını sevdim. Denemenizi tavsiye ederim

-Portekiz genel anlamda ucuz diğer Avrupa ülkelerine göre. Ama herzaman olduğu gibi marketten alışveriş yapmak en karlısı. Marketler çeşit çeşit ve tanıdık bir isimde var Dia :) Dia İspanyol markası. Ve burda Dia ve Mini Preço adıyla marketleri var. Fiyatları diğer marketler civarında. Ve ben bir el kremi aldım üzerinde Türkçe yazıyor :) Bu anlamda bu markette gidip bazı ürünleri Türkçesinden okuyup alabilirsiniz. Ama en ucuz marketler bence Froiz ve Pingo Doce.

- İtalyanın aksine restauranlarda oturma parası almıyorlar. Ancak diyelim bir restaurana gittiniz önünüze zeytin, tereyagı vs koydular. Bizim Türkiyedeki gibi bunlar ücretsiz değil. Ekmek bile minik bir fiyatla ücretli. Bunlardan hesabına göre yiyin yoksa benim gibi yemek parası kada böyle ekstralara para verebilirsiniz :)

-Portekiz halkı çok güler yüzlü her zaman yardımcı olmaya çalışan bir halk. Eminim çok seveceksiniz!

Belki ikinci bir yazıda yazabilirim takipte kalın ;)

22 Haziran 2013 Cumartesi

Erasmus Öğrencisi 101

Merhabalar,

Bildiğiniz üzere erasmus mundus öğrencisiyim. İtalya ve Portekizde okudum ve Seneye de Pariste okuyacağım.

Avrupa Birliği üyesi olmadığımız için ne yazık ki her seferinde vize aldım. Oturma iznine başvurdum. Sürekli sosyal paylaşım sitelerinden kafası karışık bir dolu öğrenci görüyorum. Size yardımcı olması açısından bir kaç açıklama yapmak istedim. Ne nedir ne ne değildir diye (çok basit bir dille anlattım herkes bu işlerle uğraşmamış diye olabilir)

Vize
Vize almanızın ilk nedeni o ülkeye giriş yapabilmektir. Pasaportunuz yeşilde olsa normal de olsa bir dayanağınızın olması gerekir. Vize ilk amaçta bu nedenle gereklidir.
Schengen vizesi dediğimiz vize turistlik amaçlıdır 90 gün kadar geçerlidir.
90 günü aşan tüm kalışlarda ulusal vize almak gerekir. D tipi vizedir bu. Açıklama kısmında Öğrenci yazar. Bu sizin oraya niçin gittiğinizi gösterir. D tipi vizesi aynı Schengen vizesi gibidir. Avrupa birliğinde rahatça gezinebilirsiniz( Birleşik Krallık hariç) Yeşil Pasaportta ne yazık ki 91 günde olsa vize alması gerekmektedir. Beni pasaportum yeşildi 6 ay kaldım, o yüzden vize aldım. Ve bazen okullar vizenin fotokopisini isteyebilir.
Vizede ki giriş sayısı önemlidir. Bu giriş sayısı 1,2, multiple olabilir. Bu Avrupa Birliği dışındaki ülkelerde geçerlidir. Avrupa Birliği içindeki gezmelerinizde pasaport kontrolüne girmezsiniz, genelde check in de kontrol ederler.
Vize başvurusunda genellikle kabul belgesi, kaldığınız yeri gösteren belge, gelir belgeleri, sağlık sigortası istenir. Bazı ülkeler dil sertifikası da isteyebilirler. Bazı ülkeler uçak bileti isteyebilir (gidiş geliş ya da tek gidiş)
Bu durumda konsolosluğu arayıp sorun rezervasyon kabul ediyorlar mı? Ben İtalya'ya başvururken sadece rezervasyon göstermiştim, bileti almadım.

Oturma İzni
Sanırım en kafayı karıştıran konu bu. Neden oturuma ihtiyacınız olur?

  • Diyelim size 3 aylık vize verdiler siz 6 ay kalacaksınız. Bu durumda oturma iznine başvurmanız gerekir. Çünkü vizeniz bittiğinde ülke dışına çıkmanız gerekir
  • İkincisi giriş haklarıdır. Eğer giriş hakkını bitirmişseniz oturma iznine ihtiyacınız olur.
  • Bazı kuruluşlar oturma izni isteyebilirler (okullar, işyerleri)
Oturma iznine belli bir para ödemeniz gerekir. 6 aylık,1 senelik olabilir. Ülkeden ülkeye ve kişiniz ulusuna göre değişiyor.





7 Mayıs 2013 Salı

Yedi ayda ne öğrendim?

Merhabalar,

Kısa bir tatil için Türkiye'ye geldim. Hemen bir yazı yazayım dedim madem burdayım. En son bir ay önce yazmışım. Zaten bundan bir on gün önce felaket hastaydım. İki kulağımda da iç kulak iltihabı olmuşum. Ağladım resmen bir gece sabaha kadar ağrıdan. Neyse, bu arada Erasmus'a gelecek öğrenciler belli olmaya başladı. Herkesin kafasında bir soru işaretleri. Ben de iki ülke değiştirmenin, iki vize iki oturma iznine başvurmanın, kısacası yedi ay Avrupa'da olmanın bana kattıklarını Artı eksi şeklinde yazayım dedim.

Önce eksiler


  • Hastalık: Çeken bilir derler ya, aynen öyle. Şimdiye kadar bu kulak rahatsızlığından önce bir de çok kötü kusma falan yaşamıştım. O zaman bile dayanmıştım doktora gitmemek için. Ama kulak malum apayrı bir mesele. Neyse, Avrupa'daki en zor şey hastalık!!! hasta olduğunuzda doktora gitmek bir dert, çünkü her hastaneye gidemiyorsunuz, gitseniz sigortanız bazen ödemiyor önce kendiniz ödemeniz gerekiyor. Sonra size geri ödeme yapıyorlar. Burda Majezik olan ilaç orda başka bir isimde oluyor. İlaçlar pahalı oluyor vs vs. Öneri:Mutlaka güzel bir ilaç programı yapın ona göre yanınızda getirin

  • Özlem: Ben üniversite'yi Ankara'da okudum, ailem İzmirdeydi. Yani kısacası 5 sene yanlız yaşadım. O yüzden benim için Yurtdışına gitmek daha kolaydı. Ama ilk defa ayrılıyorsanız ailenizden çok zor bir durum olabilir.Öneri:  Ama artık teknoloji var. Ailenize mutlaka Skype öğretin. Olmuyorsa bile Skype'a kredi kartından para yükleyin. Sabit hatları aramak sudan ucuz oluyor. Porto'dan İzmir'i cepten aramanın dakikası 60 cent iken, Skype'la 3 cent.

  • Vize, Oturma izni: Bazen kadere küfrediceksiniz. Niye Türkiye Avrupa Birliği'nde değil diye. Vize işleri, oturma izinleri bazen gıcık bir hal alabiliyor. Öneri: Buna hiç canınızı sıkmamak, sonuçtaki mutlu sona kendinizi hazırlamak en iyisi.

  • Yemek: Ah nerde anacığımın yemekleri.... bu lafı diceksiniz. Hele de maddi durumunuz her gün dışarıda yemeğe elverişli değilse, sürekli domuz etli yemeklerden bıktıysanız(not: din tamamen insanın kendi vicdanıdır, ama işin bi de kültür kısmı var ben 23 senedir bu gıdayı yemediğim için bana çok kokuyor, çok ağır geliyor. Herkesin yeme yemememe nedeni farklıdır ne sorgularım ne de benimkini sorgulatırım) en iyisi evde yapmak. Öneri: ratik olarak krep, mantar sote hem cep dostu hem besleyici yemekler. 
  • Alışveriş: Yurtdışında hangi marka çamaşır detarjanı iyidir, hangi makarna daha lezzetlidir bilemezsiniz. Pahalı bir markaya para bayılıp taddan yiyememek, kokudan kullanamamak var.(tecrübe konuşuyor :)) Bu durumda Öneri: Marketlerin kendi markaları. Genelde hesaplı ve pahalı markalarla yarışır düzeyde ya da biraz alt düzeyde oluyor.

Artılar:

  • Dil: İngilizce geliştirmek için en ideal şey yurt dışına çıkmak. Kısa bir anekdot:
  • Barcelonadayız. Hosteli bir türlü bulamadık. bir amcaya dert anlatmaya çalışıyoruz. ingilizce bilmiyor. derken aklıma bu şarkı geldi:



dedim bu şarkıda donde estas yolanda? yolanda nerde demek? dedim donde estas hostel X? adam tarif etti el hareketleriye ve bulduk :) ben en azından bir cümle ispanyolca öğrendiysem siz eminim ingilizceyi geliştirirsiniz.

  • Tecrübe: Artık kendi başıma idari işler nasıl olur, yurt dışında nasıl yaşanır, tamirat nasıl yapılır öğrendim. hepsinden önemlisi kendi ayaklarımın üstünde daha rahat duruyorum. Mesela başka bir şehre gitsem Türkiye'de artık hiç korkmam ya da çekinmem. Çünkü yurtdışında çok daha zorunu yaşadım.
  • Gezmek: Zaten bu programa gelmeden önce Fransa, İtalya, Maceristan, Avusturya, Çek gezmiştim. Ama İtalya'dayken küçük kıyı kasabalarına hiç gidilmemiş yerlere gitme şansım oldu. Portekizi geziyorum. İspanyaya gittim. Bence gayet iyi bir skor :D
sorularınızı bekliyorum :)